AKLIMIZA GELEN GÜNLÜK 12 SORU
Hadi itiraf edelim gün içerisinde hepimizin aklına cevabını merak ettiğimiz ama asla araştırmadığımız birçok soru geliyor. Örnek vermek gerekirse ses kaydı attığımızda gönderdiğimiz sesi dinlediğimizde neden duyduğumuzdan farklı olduğunu düşünürüz gibi?
1.GÜNDÜZ VAKTİ DIŞARIDAN BAKILAN PENCEREDEN İÇERİSİ NEDEN GÖZÜKMEZ
Aslında bunun cevabı sandığımızdan daha basittir. Bir cismi görebilmemiz için o cisimden gelen
veya yansıyan ışığın gözümüze ulaşması gerekir. Bu durum güneşten gelen ışık
yoğunluğunun çok yüksek olmasından kaynaklanıyor diyebiliriz. Bu da dışarıdaki
ışık yoğunluğunun içerideki ışık yoğunluğundan daha fazla olmasını sağlar. Kısaca
camın üzerinden dışarıya yansıyan güneş ışınlarının miktarı, içerideki cisimlerden
yansıyan ışık miktarından daha fazladır bu da dışarıdan içerinin gözükmesini
zorlaştırır. Ellerimizle kapattığımızda yansıyan ışın miktarını azalttığımız için
daha kolay içeriyi görebiliriz.
2. YERDE GÖRDÜĞÜMÜZ BAZI SULARIN ÜZERİNDE NEDEN GÖKKUŞAĞI RENKLERİ OLUR?
Kullandığımız motorlu taşıtlar veya farklı nedenlerle çok az
da olsa yollarda petrol içerikli maddeler bulunur. Bu maddeler yağmur
yağdığında veya yolları ıslattığımızda su ile karışır. Petrol-Su karışımı homojen
bir karışım oluşturmaz ve daha düşük bir yoğunluğa sahip oldukları için suyun
yüzeyinde kalır ve suyun yüzeyinde ince bir tabaka oluştururlar.
Suyun yüzeyinde oluşan petrol tabakasının kalınlığına bağlı
en ufak değişimlerde bile gelen ışınların kırılması sebebiyle ışınlar petrol
tabakasının üzerinde gökkuşağı renkleriyle kırılır ve bizlere CD’lerin arka yüzeyindeki
gibi gökkuşağını andıran bir görüntü bırakır.
3. ERKEKLER UYANDIKLARINDA NEDEN EREKSİYON OLUR?
Erkeklerin hepsinin bu soruyu bürgün kesinlikle kendisine
sorduğunu tahmin ediyorum. Bunun sebebini şöyle anlatalım gün içerisinde hormonlarımız
minimum seviyelerde tutulmaya çalışılır hal böyle olunca gece uyuyup dinlenmeye
çalıştığımızda bu hormonlar saldırıya geçer ve tüm gün bastırılan enerjilerini
bir şekilde harcamaya çalışırlar vücudumuz da buna karşı koymak yerine bu fazla
enerjiyi vücuttan atmaya çalışır. Aslında hepimiz bunun sebebini gördüğümüz rüyalar
veya düşünceler olduğunu düşünsek de aslında durum bundan ibaret değil. Gece vakti
beynimiz uyuyor olsa bile vücut uyanık kalmaya devam ediyor. Her ne kadar bu
durum sadece erkeklerin başına geliyormuş gibi davranılsa da kadınların da gece
içerisinde veya uyandıklarında klitoral ereksiyon meydana gelebilmektedir.
4. KARA KEDİLER NEDEN UĞURSUZLUK GETİRİR?
Bu durum aslında tarihin en başından beri böyle değildi
hatta eski Mısır’da kara kedilerin kutsal ve dişi kara kedilerin ise tanrıça
olduğu kabul ediliyordu. Hatta bu kedilerin öldürülmesini engellemek amacıyla
özel çıkartılmış kanunlar bile vardı.
Bu durum nasıl değişti de bir anda kara kedilerden nefret edilmeye
başlandı derseniz bu Hristiyanlığın yayılmasıyla beraber başladı. Hepinizin bildiği
üzere Hristiyanlık ilk yayılmaya başladığında diğer dinlerin kutsal saydığı,
sembol olarak kabul ettiği her şeyi karalamaya çalışmış ve bunlara kötü
anlamlar yüklemeye çalışmışlardır.
Zamanında Hristiyanlığın;
inatçılık ve özgürlük gibi özellikleri şeytani olarak sıfatlandırması ve kara
kedilerin de geceleri şeytana dönüştüğü dedikodusunu kiliseler aracılığıyla
bütün Avrupa’ya yaymıştır. Tabi ki bununla dursalar iyi ancak o zamanlar evinde
kara kedi besleyen birçok kadının kedisi ile yakılarak öldürüldüğü söylenmektedir.
Hal böyle olunca insanlar da zamanla kara kedilerden uzaklaşmış ve uğursuzluk
getirdiği inancı içten içe kabul edilmiştir.
5. NEDEN BÜTÜN GÖK CİSİMLERİ YUVARLAK DEĞİLDİR?
Cisimlerin şekillerini belirleyen en büyük etken kütle
çekimidir. Yani cismin küreselliği aslında büyüklüğüyle alakalıdır bir cisim
yeterince büyükse eğer kesinlikle zamanla küresel bir şekil alacaktır. Ancak küçük
gök cisimleri küreselleşmek için yeterli kütle çekime sahip değildir.
Örnek vermek gerekirse buna Ceres cüce gezegeni ile Eros asteroidinin
şekillerinden örnek verilebilir. Ceres 950 kilometre çap ile küresel bir şekle
sahipken Eros asteroidi 34 kilometre uzunluğunda bir yer fıstığına
benzemektedir.
Aslına bakarsak büyük gök cisimleri olan gezegenlerin de
kusursuz küresel bir şekle sahip olduklarını söyleyemeyiz. Bütün gök
cisimlerinin üzerinde girintiler ve çıkıntılar bu küreselliği bozacak
şekildedir. Bu küresel görünüme elbette ki gök cisimlerinin kendi
etraflarındaki dönüşleri de şekillerini etkilemektedir.
6. YARA İZLERİMİZ NEDEN GEÇMİYOR?
Vücudumuz aldığı her etkiye bir tepki vermektedir. Yaralanma
anında ise ilk tepki olarak kanamaya başlar. Akan kan bir süre sonra pıhtılaşmaya
başlar ve pıhtılaşma sonucu üst tabaka kabuk şeklini alır. Pıhtının alt
tarafında ise fibroblast adı verilen hücreleri barındırır bu hücreler kabuk
kalktığında ortaya çıkan yara izin oluşturan dokunun yapı taşıdır.
Normalde biz insanlarda deri yüzeyine çapraz yapıda olan kolajen
deri yüzeyinde oluşan yarada paralel bir yapıdadır. Açık yaralar enfeksiyon tehlikesi
bulundurdukları için vücut için teklikelidir. Bu sebeple vücut zamanla oluşacak
bir güzel onarım yerine hızla oluşturulmuş bu yara iziyle yarayı kapatmaya
çalışmaktadır.
Durumu kısaca özetlemek gerekirse evinizin çatısının
damlatmaya başladığını düşünelim bir tamirci çağırıp en iyi şekilde onarmasını
beklemek yerine elimize geçen ne varsa yardımlarını alarak kapatmaya çalışırız
o an nasıl gözüktüğünü önemsemeyiz bile tek istediğimiz o an evimizin
ıslanmamasıdır. Vücudumuz da aynı şekilde dış etkenlerden korunmak için en hızlı
yamayı kullanmaya çalışmaktadır.
7. BAL NEDEN BOZULMAZ?
Balın bozulmamasının nedeni kimyasal bileşimidir. Bal her
şeyden daha çok şekerdir ve bildiğimiz gibi şeker higroskopiktir; yani normal
şartlarda çok az su barındırırlar. Açıkta kaldıkları zaman ise az su barındırdıkları
için ortamdaki nemi çeker, suyu tutarlar. Nem oranının çok düşük olması
sebebiyle bakteri veya mikroorganizmaların çoğu bu nem oranına dayanamaz ve boğulup
ölürler.
pH değeri 3 ile 4.5 arasında olan bal içerisinde yaşamaya
çalışan neredeyse her şeyi öldürür. Bu nedenle bozulmasına sebep olabilecek
bütün mikroorganizmalar ve bakteriler balın içerisinde bozabilecekleri kadar
bir süre hayatta kalmayı başaramazlar.
8. AĞLARKEN BOĞAZIMIZDA NEDEN YUMRU HİSSİ OLUŞUR?
Uzmanların söylediklerine göz atarsak bunun sebebi vücudumuzun
“savaş-kaç” mekanizmasına dayanıyor. Peki savaş-kaç mekanizması nedir
derseniz şöyle özetleyebiliriz bu mekanizma tehlike veya stres anında aldığımız
kararları belirler. Adından da anlaşılacağı gibi ortadaki sorunla savaşacak
mıyız? yoksa kaçacak mıyız? Sorusunun cevabını verir. Hangi kararı alırsak alalım
vücudumuz kendisini aldığımız karara hazırlıyor bu hazırlık sürecindeki en
önemli değişim ise solunum hızımız oluyor.
Solunum hızımız artınca bununla beraber boğazımızdaki Glotis
kasımız da etkileniyor. Bu durumda Glotis kası (nefes borusunun ağız kısmı) devamlı
olarak genişliyor ve seçiğimiz tepkiye kendisini hazırlamak için vücuda daha
fazla oksijen girmesini sağlıyor.
Kısaca boğazımıza oturan o yumru hissi diye tanımladığımız
şey Glotis kası. Yutkunma sırasında Glotis kasının kapanması gerekmektedir. Ancak
normalden daha geniş halde olduğu için Glotis kası yutkunma esnasında çok daha
zorlanıyor ve boğazımıza yumru hissi veriyor.
9. ARABALARIN TEKERLEKLERİ NEDEN TERS DÖNÜYORMUŞ GİBİ GÖZÜKÜR?
Bu terse dönme sorunu sadece araçların tekerleklerinde değil
de dönen bütün cisimlerde başımıza gelebilir. Ancak buna en çok izlediğimiz
dizi ve filmlerde denk geliyoruz. Çünkü kameralar görüntüyü parça parça
kaydetmektedir sürekli bir kayıt mümkün değildir. Bizler kaydedilen görüntüleri
hareketli olarak algılarız kamera hızının dönen cismin hızına eşit hale geldiği
anlarda bizlere dönen cisim duruyormuş gibi gözükür. Dönen cisim kameramızın
kayıt hızını geçtiği ya da daha yavaş olduğu anlarda ise kanat sayısına ve
kanatlar arası genişliğe bağlı olarak ters yönde dönüyormuş gibi gözükebilir.
10. METALLER ODA SICAKLIĞINDA NEDEN DAHA SOĞUKTUR?
Aslında bu sorunun cevabı çok basittir. İnsan vücudu 37
derece iken oda sıcaklığı 20 derecedir. Doğal olarak odada bulunan maddeler de
20 derece sıcaklığa sahiptir. Peki tahta kaşıkla metal kaşık arasında neden
dokunduğumuzda sıcaklıklarını farklı hissederiz? Asıl soru bu cevabına gelecek
olursak metal muhteşem bir iletkendir bu sebeple metal kaşığa dokunduğumuz anda
bizden kaşığa ısı akışı gerçekleşmeye başlar bu da bizim metal kaşığı soğuk
hissetmemize sebep olur. Yani aslında metal kaşık ile tahta kaşık arasında
sıcaklık farkı yoktur sadece iletkenlik farkları vardır.
11. SESİMİZİ SES KAYITLARINDA NEDEN FARKLI DUYARIZ?
Ses kaydımız ile konuşurken duyduğumuz sesimiz arasında çok
büyük farklar vardır ve genellikle ses kaydımızdaki duyduğumuz sesi beğenmez
bunun bizim sesimiz olduğunu kabul etmekte zorlanırız. Bunun nedenine değinecek
olursak şöyle söyleyebiliriz. Konuştuğumuz zaman gönderdiğimiz ses dalgaları
diğer dış kaynaklı sesler gibi havada yayılır ve daha sonra kulağımıza ulaşır. Kokleadaki
tüy hücreleri tarafından algılanan ses dalgalarını oluşturan ses telleri titreştiğinde
boynumuzdaki ve başımızdaki kemikler tarafından da iletilir. Kokleada oluşan bu
titreşimler havada yayılan ses frekansından daha düşüktür. Bu sebeple kendi
sesimizi iki farklı ses dalgasının birleşimi şeklinde algılarız.
Ses kayıtları ise sadece havada yayılan ses dalgalarını
algılar. Bu sebeple sadece kendi iç sesimizi algılarız.
12. AYNADAKİ İLE FOTOĞRAFTAKİ GÖRÜNTÜMÜZ NEDEN FARKLIDIR?
Daha önce hiç farkettiniz mi gözünüze çirkin gelen birçok
şey zamanla güzel gelmeye başlar hatta yeni traş olmuş birçok kişiden zamanla
alışırsın, gözün alışmamış gibi tepkiler alırız. İşte bu duruma maruz kalma
etkisi denir.
Bir deneyde bir grup insana hem fotoğraf makinesiyle
çekilmiş fotoğrafları hem de ayna görüntüleri gösterilmiştir. Deneye maruz
kalan kişilerin çoğunluğu deneyin sonunda ayna görüntülerini tercih etmiştir. Ancak
bu iki görüntü de kişilerin yakınlarına gösterildiğinde alınan sonuçlar çok
farklı olmuştur. Sonuç olarak deneye maruz kalan kişiler kendilerini sürekli
aynadan görmüşlerdi ancak yakınları ise normalde kişilerin fotoğraf makinesiyle
çekilmiş gerçek hallerini daha çok görmüşlerdir.
Yorum yaptığınız için teşekkürler.